Metin Devrim
Köşe Yazarı
Metin Devrim
 

AT SİNEKLERİNİN GÜCÜ ADINA !...

Toplumsal hayatın kendine özgü kuralları vardır. İnsan bu kuralları düşünsel düzeyde bilmese bile onlara uymayı, bu yolla yaşamını kolaylaştırmayı öğrenir. Bu durum, toplumun kuralları adaletsiz, sevgisiz veya sömürücü olsa bile çoğu zaman değişmez. Birey tek başına dev yapı karşısında çaresiz kalır ve karşı çıkmak zordur. Alışkanlıklar, konfor, “hep böyleydi” rahatlığı direnişi zayıflatır; eleştiri karşısında insan anında tepkisel davranıp huzursuz edeni dışlamayı seçer… Bu noktada felsefi, edebi ya da politik sözler; sıradan yaşamın saydamlığına nüfuz edemediklerinde ancak “At Sineği” etkisi gösterirler. Ne kadar derin olursa olsun sözler, içindeki çelişkiyi fark etmeyen ya da fark edip de savunma mekanizmasıyla baş eden bir insanı yalnızca huzursuz eder. İdeolojik varlık olarak insan, yaptığı her şeye gerekçe bulma ve onu doğrulama eğilimindedir; “zaten”, “ama”, “keşke” gibi kelimeler çoğu zaman bu doğrulamaya hizmet eder. Huzursuzluğu dışlama biçimleri teması kesmekten yok etmeye kadar uzanır. Bu evrensel eğilim Sokrates’in Atina’sında da vardı ve Atina onu dışlamıştı… Sokrates’in savunması, bu bağlamda belki de tarihin en çarpıcı metaforlarından birini sunar. Atina büyük ve soylu fakat uyuşmuş bir attır, Sokrates ise Tanrı’nın bu ata musallat ettiği bir at sineği. Görevi, bu devleti dürtmek, uyandırmak, harekete geçirmektir. At sineği küçük görünebilir, at ise kuyruk darbesiyle onu yok edebilir. Yine de Sokrates’in söylemi nettir: “Ben küçük ve önemsiz olabilirim, o halde neden benden korkuyorsunuz? Öldürürseniz, geçici huzura kavuşursunuz; ama Tanrı başka bir sineği gönderir. Eleştiri yok edilemez bir ihtiyaçtır.’’ Bu benzetme filozof ile devlet arasındaki ilişkiyi özetler: politik güç devlettir, eleştiren ise sinek. Sokrates, Halk Mahkemesi önünde yargıçlara sorar: “Devlet olarak bana tahammül etmeyeceğiniz ne var? En fazla sizi uyarır, eleştiririm; buna ölüm cezası çıkarmak nasıl mümkündür?” Bu soru yalnızca geçmişin sorusu değildir; bugün de hâlâ sorulması gereken bir sorudur! … Çünkü aynı sineğin kanat çırpışlarını bugün farklı coğrafyalarda, başka bedenlerde, başka isimlerle duyuyoruz. Bu, bir gazeteci, bir sanatçı, bir akademisyen, bir belediye başkanı ya da bir öğrenci olabiliyor. Ortak paydaları; rahatsız etmeleri, sorgulamalarıdır. “Bu böyle gitmez” demeleri, itaat etmemeleri, dik başlı olmaları onları sinek muamelesine mahkûm ediyor. Susturuluyor, sürgün ediliyor, mesleklerinden uzaklaştırılıyor, tutuklanıyor, hedef gösteriliyorlar… Sokrates’in 24 asır önce sorduğu soru bugün hâlâ geçerli: “Beni öldürürseniz, bir daha böyle birini kolay bulabilecek misiniz?” Her susturulan sesle toplum biraz daha uyuşur; her tutuklanan vicdanla devlet biraz daha hantallaşır. Sorgulamanın yerini kör sadakat aldığında; filozofun yerini dalkavuk, sanatçının yerini propagandacı, gazetecinin yerini yalaka alır… Bu yüzden Sokrates’in savunması yalnızca antik çağın değil, günümüzün de savunmasıdır. Uykuda kalmayı tercih eden düzen, sineği yok etmeye çalışır. Oysa uyandıran, dürten ve rahatsız eden kişi (küçük ya da önemsiz görülse bile) toplumsal yaşamın canlılığını koruyan zorunlu bir işlev görür. Sineği susturmak, geçici bir rahatlama sağlayabilir; ama o rahatlama, uzun vadede toplumun duyarlılığını, eleştirel reflekslerini ve vicdanını erozyona uğratır…    Yorucudur at sinekliği… İnsan pes edebilir, susabilir, geriye çekilebilir. Ve bazen, Sokrates örneğinde olduğu gibi, bu meydan okuma ölümle sonuçlanır!... Çünkü at sineği olmak, insanın düşünceyle dünyaya meydan okumasıdır; ama her meydan okumanın bir bedeli vardır… Son sözü yine Sokrates’e bırakalım: ‘’Sorgulanmayan hayat, yaşanmaya değmez!...''   19.10.2025 Pazar günü CHP Aydın il başkanlığı seçimi yapılacak!   Hukukta bir deyim vardır: ‘’SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ İLKESİ’’! … Bir davada tarafların, hukuki süreçte aynı hak ve imkanlara sahip olması gerektiğini savunur. Bu ilkeye göre, her iki tarafın da delil sunma, savunma yapma ve itiraz etme hakkı eşit olmalıdır…   Avukatlar bunu iyi bilir. CHP’nin üç vekil, iki belediye başkanı avukat… Avukat, bireylerin ve kurumların hukuki haklarını savunan, adaletin sağlanmasına yardımcı olan ve hukuki süreçlerde rehberlik eden bir hukuk uzmanıdır…   Kamuoyunun, CHP’ye gönül veren tüm partililerin ve delegelerin tek istediği, olması gerekendir; demokratik bir seçim yapılması. Bunun için de iradelerinin her ne amaç, maksat ve gaye ile olursa olsun ipotek altına alınmaması, üzerlerinde baskı kurulmaması… CHP’nin değerli avukatlarının, antidemokratik tüm uygulamaların karşısında olacağına inancımız tamdır!...   ‘’CHP değişimin partisidir. CHP büyük dönüşümlerin partisidir. Türkiye’nin özgürleşme ve demokratikleşme yolunda gerçekleştirdiği üç büyük dönüşüm CHP tarafından gerçekleştirilmiştir.’’ (1)   Başarılı bir değişimin en güzel bakış açısı, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilmektir. Bunun için konuşmaya değer tek şey gelecektir… Gelecek Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Gelecek, onun kurucu değerlerinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisidir…   Sevgi ve sağlıcakla kalın dostlar…   (1)https://chp.org.tr/yayin/demokrasi---esit-yurttas-ozgur-toplum/Open   (Demokrasi, eşit yurttaş, özgür toplum- okumanızı tavsiye ederim.)
Ekleme Tarihi: 16 Ekim 2025 -Perşembe
Metin Devrim

AT SİNEKLERİNİN GÜCÜ ADINA !...

Toplumsal hayatın kendine özgü kuralları vardır. İnsan bu kuralları düşünsel düzeyde bilmese bile onlara uymayı, bu yolla yaşamını kolaylaştırmayı öğrenir. Bu durum, toplumun kuralları adaletsiz, sevgisiz veya sömürücü olsa bile çoğu zaman değişmez. Birey tek başına dev yapı karşısında çaresiz kalır ve karşı çıkmak zordur. Alışkanlıklar, konfor, “hep böyleydi” rahatlığı direnişi zayıflatır; eleştiri karşısında insan anında tepkisel davranıp huzursuz edeni dışlamayı seçer…

Bu noktada felsefi, edebi ya da politik sözler; sıradan yaşamın saydamlığına nüfuz edemediklerinde ancak “At Sineği” etkisi gösterirler. Ne kadar derin olursa olsun sözler, içindeki çelişkiyi fark etmeyen ya da fark edip de savunma mekanizmasıyla baş eden bir insanı yalnızca huzursuz eder. İdeolojik varlık olarak insan, yaptığı her şeye gerekçe bulma ve onu doğrulama eğilimindedir; “zaten”, “ama”, “keşke” gibi kelimeler çoğu zaman bu doğrulamaya hizmet eder. Huzursuzluğu dışlama biçimleri teması kesmekten yok etmeye kadar uzanır. Bu evrensel eğilim Sokrates’in Atina’sında da vardı ve Atina onu dışlamıştı…

Sokrates’in savunması, bu bağlamda belki de tarihin en çarpıcı metaforlarından birini sunar. Atina büyük ve soylu fakat uyuşmuş bir attır, Sokrates ise Tanrı’nın bu ata musallat ettiği bir at sineği. Görevi, bu devleti dürtmek, uyandırmak, harekete geçirmektir. At sineği küçük görünebilir, at ise kuyruk darbesiyle onu yok edebilir. Yine de Sokrates’in söylemi nettir: “Ben küçük ve önemsiz olabilirim, o halde neden benden korkuyorsunuz? Öldürürseniz, geçici huzura kavuşursunuz; ama Tanrı başka bir sineği gönderir. Eleştiri yok edilemez bir ihtiyaçtır.’’

Bu benzetme filozof ile devlet arasındaki ilişkiyi özetler: politik güç devlettir, eleştiren ise sinek. Sokrates, Halk Mahkemesi önünde yargıçlara sorar: “Devlet olarak bana tahammül etmeyeceğiniz ne var? En fazla sizi uyarır, eleştiririm; buna ölüm cezası çıkarmak nasıl mümkündür?” Bu soru yalnızca geçmişin sorusu değildir; bugün de hâlâ sorulması gereken bir sorudur! …

Çünkü aynı sineğin kanat çırpışlarını bugün farklı coğrafyalarda, başka bedenlerde, başka isimlerle duyuyoruz. Bu, bir gazeteci, bir sanatçı, bir akademisyen, bir belediye başkanı ya da bir öğrenci olabiliyor. Ortak paydaları; rahatsız etmeleri, sorgulamalarıdır. “Bu böyle gitmez” demeleri, itaat etmemeleri, dik başlı olmaları onları sinek muamelesine mahkûm ediyor. Susturuluyor, sürgün ediliyor, mesleklerinden uzaklaştırılıyor, tutuklanıyor, hedef gösteriliyorlar…

Sokrates’in 24 asır önce sorduğu soru bugün hâlâ geçerli: “Beni öldürürseniz, bir daha böyle birini kolay bulabilecek misiniz?”

Her susturulan sesle toplum biraz daha uyuşur; her tutuklanan vicdanla devlet biraz daha hantallaşır. Sorgulamanın yerini kör sadakat aldığında; filozofun yerini dalkavuk, sanatçının yerini propagandacı, gazetecinin yerini yalaka alır…

Bu yüzden Sokrates’in savunması yalnızca antik çağın değil, günümüzün de savunmasıdır. Uykuda kalmayı tercih eden düzen, sineği yok etmeye çalışır. Oysa uyandıran, dürten ve rahatsız eden kişi (küçük ya da önemsiz görülse bile) toplumsal yaşamın canlılığını koruyan zorunlu bir işlev görür. Sineği susturmak, geçici bir rahatlama sağlayabilir; ama o rahatlama, uzun vadede toplumun duyarlılığını, eleştirel reflekslerini ve vicdanını erozyona uğratır…   

Yorucudur at sinekliği…

İnsan pes edebilir, susabilir, geriye çekilebilir. Ve bazen, Sokrates örneğinde olduğu gibi, bu meydan okuma ölümle sonuçlanır!...

Çünkü at sineği olmak, insanın düşünceyle dünyaya meydan okumasıdır; ama her meydan okumanın bir bedeli vardır…

Son sözü yine Sokrates’e bırakalım:

‘’Sorgulanmayan hayat, yaşanmaya değmez!...''

 

19.10.2025 Pazar günü CHP Aydın il başkanlığı seçimi yapılacak!  

Hukukta bir deyim vardır: ‘’SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ İLKESİ’’!

Bir davada tarafların, hukuki süreçte aynı hak ve imkanlara sahip olması gerektiğini savunur. Bu ilkeye göre, her iki tarafın da delil sunma, savunma yapma ve itiraz etme hakkı eşit olmalıdır…

 

Avukatlar bunu iyi bilir. CHP’nin üç vekil, iki belediye başkanı avukat…

Avukat, bireylerin ve kurumların hukuki haklarını savunan, adaletin sağlanmasına yardımcı olan ve hukuki süreçlerde rehberlik eden bir hukuk uzmanıdır…

 

Kamuoyunun, CHP’ye gönül veren tüm partililerin ve delegelerin tek istediği, olması gerekendir; demokratik bir seçim yapılması. Bunun için de iradelerinin her ne amaç, maksat ve gaye ile olursa olsun ipotek altına alınmaması, üzerlerinde baskı kurulmaması…

CHP’nin değerli avukatlarının, antidemokratik tüm uygulamaların karşısında olacağına inancımız tamdır!...

 

‘’CHP değişimin partisidir. CHP büyük dönüşümlerin partisidir. Türkiye’nin özgürleşme ve demokratikleşme yolunda gerçekleştirdiği üç büyük dönüşüm CHP tarafından gerçekleştirilmiştir.’’ (1)

 

Başarılı bir değişimin en güzel bakış açısı, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilmektir. Bunun için konuşmaya değer tek şey gelecektir…

Gelecek Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Gelecek, onun kurucu değerlerinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisidir…

 

Sevgi ve sağlıcakla kalın dostlar…

 

(1)https://chp.org.tr/yayin/demokrasi---esit-yurttas-ozgur-toplum/Open

 

(Demokrasi, eşit yurttaş, özgür toplum- okumanızı tavsiye ederim.)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 1923tv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Muzo
(17.10.2025 10:36 - #931)
Tespitlerin yerinde doğrudur
Metin DEVRİM Teşekkür ederim sevgili yoldaş. ✌️
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 1923tv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.