Aydın Halkı Aydın İlimizde aylardır kendilerine hizmet yapmakla mükellef belediyelerin, belediye meclislerinin ve üyelerinin kendi aralarındaki hizmet ve yatırım kargaşası, yaygarası ve kavgasını ibretle izliyor.
Hizmeti kim yapacak, yapmayacak? 2014 yılında Büyükşehir olan Aydında bunlar tartışılıyor.
Çok yazık!
6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla kurulan; hem 6360 sayılı kanun ve hem de 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanuna tabi Aydın Büyükşehir Belediyesinin görev, yetki ve sorumluluk alanlarındaki hizmetlerin ne şekilde ve kimin tarafından yerine getirileceği hususu, bu kanunlarda açıkça belirtilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu da belediyelerin genel olarak diğer hizmetlerini, yürütülme esaslarını düzenlemiştir.
Kanunlar açık olmasına rağmen, Aydında Cumhuriyet Halk Partisinden (CHP) istifa ederek Adalet ve Kalkınma Partisine( AKP) geçen Büyükşehir Belediye Başkanının geçişi sonrası, tartışmalar çok farklı boyutlara ulaşmaya başladı ve birçok olayı da beraberinde getirdi.
CHP’nin ve halkın büyük bir kesiminin Büyükşehir Belediye Başkanının parti değiştirmesine yönelik tepkilerinin yanı sıra; meclis toplantıları öncesi, meclis toplantıları esnasında ve sonrasında yaşanan kavga ve arbedeler, tartışmalar ülkemiz gündemine oturdu.
Belediyenin etrafı polis barikatlarıyla çevrildi. Belediye Başkanları, Meclis Üyeleri bile meclis salonuna girmekte zorlandı. Sözlü ve fiili saldırılara maruz kaldı. Bu saldırılardan güvenliği sağlamakla sorumlu polislerde nasibini aldı.
Sıkıyönetim zamanlarında bile görülmemiş bir şekilde; polis nezaretinde, baskı altında meclis toplantıları yapıldı.
Bu olaylar, manzaralar Aydın İlimiz ve ülkemiz demokrasisi adına son derece üzüntü, utanç verici bir durum ve bir ibret vesikası olarak Aydın tarihinde yerini alacak ve unutulmayacaktır.
Bu durum karşısında ne diyebilirim ki? Olaylara çok üzüldüm.
Sadece bu durumlara sebebiyet verenler utansın! Utanacak yüzleri varsa!
Demekten kendimi alıkoyamıyorum.
Olayların sebebi ve bahaneleri neydi?
Parti değiştiren Büyükşehir Belediye Başkanına karşı CHP’nin, halkın tepkisi ve bu tepkilerin yarattığı korku, baskı.
AKP’ye geçen Büyükşehir Belediye Başkanı ve AKP grubunun meclis çoğunluğuna sahip olamaması.
Görev, yetki ve sorumluluk alanlarındaki Hizmet ve Yatırım Kargaşası, Yaygarası.
Belediyelerin kanunlar nezdinde açıkça belirlenmiş; görev, yetki ve sorumluluklarına bağlı olarak, imkân ve kabiliyetleri çerçevesinde hizmet ve yatırım yapması gereken dere, sokak, cadde, park, meydan, sahil, mezarlık, yol, çöp, ilaçlama, su vb. yerlerin, konuların; benim, senin kavgası…
Ne kavga ama? 21. Yüzyılda!
Hele birde sosyal medyada algıcı, çalgıcı, paralı tetikçi ve trollerin seviyesiz, ahlaka, edebe, hukuka sığmayan, halkı aptal yerine koyan, pespaye davranış ve kavgaları var ki;
Evlere şenlik…
Ayrıca bazı makam sahiplerinin, meclis üyelerinin ve bürokratların içinde bulundukları, düştükleri öyle durumlar var ki; yürekler acısı…
Kimin eli kimin cebinde, kim kimle beraber belli değil. Güç rüzgârının estiği yöne göre, kişilik ve kimlikler kiralanmış, satın alınmış. Bunlar kiralama ve satış bedeline uygun bir pespayelik içerisinde hareket ediyorlar. Aydın Halkının yaşadıklarını düşünen, hisseden kim?
Hizmetleri kimin yapacağına dair, kavga ve tartışmaları yapanlara bir önerim var. Bu işin içinden çıkamıyorsanız; kanundan, hukuktan, okuduğunuzu anlamaktan, yorumlamaktan zorlanıyorsanız; yapay zekâya sorun, o size en güzel cevabı verecektir.
Ya da konuyla ilgili hangi mahkeme yetkiliyse gidin dava açın. Gerekli cevabı alın.
Böyle tartışmalara ne gerek var ki?
Ama bu kimliklerin maksadı çözüm değil ki; algı yaratma, makamları, kişileri itibarsızlaştırmayla birlikte, kavga, çatışma olsun bundan nemalansın, yemlensin, beslensin. Olay bu kadar basit ve iğrenç.
Hiçbir kurum, kimse kanunların kendisine vermiş olduğu görev, yetki ve sorumlulukları yapmaktan kaçamaz. Bunları emrivakilerle, oldubittiyle, hukukun arkasından dolanarak; algıyla, çalgıyla, çengiyle başka bir kurum ve kişiye yükleyemez. Kanunlar açık ve belirleyicidir. Tartışma götürmez.
Gerçek anlamda hukuk ve adalete inanıyor ve kabulleniyorsak!
Diğer bir husus hizmet ve yatırımlara engel ve karşı olma kavgası.” Bu zihniyet var ya, ah bu zihniyet hizmet, yatırım düşmanı, bir çivi çakılmasını istemez. Kendileri de bir çivi çakmadı”
Burada Rahmetli Süleyman Demirel’in şu sözü aklıma geldi.” Memlekette benzin vardı da biz mi içtik?
Bende soruyorum: “ Planınız, projeniz, paranız, kaynağınız varsa; gerçekten yapılması gereken, Aydın ilimizin gelişimine katkı sunacak, halkın yaşam kalitesini artıracak, yatırım ve hizmetler konusunda kim size engel olabilir ki? Bugüne kadar kim engel oldu? Neyi yapamadınız?
Ancak plan ve projelerinizi yaptığınız bütçelere uygun yapmazsanız, paranızı, kaynaklarınızı; etkin, verimli, zamanında, şehrin gerçek ihtiyaçlarına “Sürdürebilirlik İlkesine” uygun kullanmaz ve kaynaklar yaratmazsanız, popülist yaklaşımlarla harcama yapar, har vurup harman savurursanız, kasanız tamtakır olursa, borçluysanız elbette yatırım yapamazsınız.
Borçlusunuz, kasanızda para yok, halkı, kurumu tekrar ilave borçlandırarak, hizmet, yatırım yapmanın hiçbir anlamı yok. Ayağınızı yorganınıza göre uzatmanız gerekmiyor mu?
Halk borçlu, devlet borçlu, geçim sıkıntısı ve enflasyon var, sıkılaştırılmış para politikaları, kamuda tasarruf, tasarruf denilirken; nereye kadar borç, borçlanma? Bu borçları ve borç faizlerini kim ödeyecek?
Elbette birbirleriyle kavga eden seçilmişler, algıcılar, çalgıcılar değil; halk ödeyecek, halk ödeyecek!
Hele birde su indirim konusu var ki; futbolda rakiplerin birbirine uyguladığı dar alanda kısa pas tekniği gibi. CHP grubu meclise % 50 indirim önergesi veriyor, Büyükşehir Belediye Başkanı “% 50 az, % 70 olsun” diyor.
Konu Plan Bütçe Komisyonuna havale ediliyor. Komisyonda neler oluyor? Verilen önergeyi etkisiz kılma adına ve uygulanmaması adına, birtakım şaşırtma teknikleri, farklı taktikler devreye giriyor.
Sonuç: hepimizin bildiği bir tekerlemede ortaya çıkan sonuç gibi. O tekerlemenin bir bölümü şu şekildedir.
Su nerde? İnek içti. İnek nerde? Dağa kaçtı. Dağ nerde? Yandı bitti, kül oldu.
İşte su önergesi de tekerlemede olduğu gibi bir daha gündeme gelmemek üzere, yandı, bitti kül oldu. Ruhuna El Fatiha.
Sonuç olarak; tüm bu tartışma ve kavgalar sonrasında Aydın Halkı ne kazandı? Var olan sorunlarından hangi birine çözüm bulundu? Cevap: Koca bir hiç…
Aydın için Herodot, “Yeryüzü üzerinde bizim bildiğimiz en güzel gökyüzünün altı ve en güzel iklimin bulunduğu yer” Evliya Çelebi “Dağlarından yağ, ovalarından bal akar” ifadelerini kullanmıştır.
Aydın ilinin seçilmişleri Herodot ve Evliya Çelebi Aydın ilimizi ne kadar güzel ifade etmiş.
Artık sizlerde bu ifadelerde yer alan güzelliklere uygun davranışlarda bulunun, günlük kısır, siyasi husumet ve güç çatışmalarınızı bir kenara bırakın.
Aydın halkını bu kısır çatışmalara mahkûm etmeyin.
Şahsi hırs ve menfaatlerinizden, güç kavgalarından sıyrılın, birbirinizi küçük düşürme ve itibarsızlaştırma adına yapılan hukuksuz davranışlardan vazgeçin.
Bütün kavganız ortak bir akılla; güzel, güçlü bir Aydın yaratmak için olsun.
Zaman akıp gidiyor, bugün varsınız. Yarın yoksunuz. Kimler geldi, kimler geçti.
Güzel Aydınımızda gerçekten bizim için çalışan, yüreği hizmet ve yatırım aşkıyla yanıp, tutuşan, cebi, kişisel hırs ve menfaati için çalışmayan, dürüst, ahlaklı, namuslu çalışan, tüyü bitmemiş yetim hakkı yemeyen herkese selam olsun.
Sevgiyle, saygıyla, dostça kalın.
