Aydın siyasetinde deprem etkisi yaratan gelişme, Özlem Çerçioğlu’nun yıllardır yürüttüğü CHP’li Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden AK Parti saflarına geçmesiyle yaşandı. Ancak bu stratejik geçiş, beraberinde kritik bir sorunu da getirdi: Meclis çoğunluğu hâlâ CHP’de.
2024 yerel seçimleri sonrası Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olarak yeniden seçilen Özlem Çerçioğlu’nun, sürpriz bir kararla “AK Parti’ye katılması” yerel yönetim sistematiği açısından önemli bir örnek oluşturdu. Zira bu geçişe rağmen, “belediye meclis çoğunluğu hâlâ CHP’de kaldı”
Bu durum, Türkiye’nin yerel yönetim yasaları çerçevesinde hem idari hem de siyasal açıdan tartışılması gereken bir vakadır.
Yani başkan artık farklı bir siyasi renkte ama karar mekanizması eski partide. Bu denklem, yerel yönetimde adeta kilitlenmeye neden olabilir. İşte bu yüzden Çerçioğlu’nun önünde tek bir yol var: “
“Meclis çoğunluğunu yeniden kurmak”
Transfer Teklifleri : Gönüllü mü, Baskıyla mı Yapılıyor
-Bireysel ikna ve yakın ilişki ağı: Özellikle geçmişten gelen kişisel ilişkiler üzerinden meclis üyeleriyle temasa geçerek, siyasi değil “yerel hizmet” odaklı bir birliktelik çağrısı yapabilir.
-Proje bazlı yerel yatırım vaatleri: Bazı meclis üyelerinin ilçelerine yönelik özel projeler veya yatırımlar önererek destek arayışına girilebilir.
-Parti aidiyetini zayıflatma stratejisi: Parti kimliği yerine yerel temsil sorumluluğu ön plana çıkarılarak üyelerin parti disiplini dışına çıkması sağlanabilir.
-İlçe belediye başkanları üzerinden dolaylı baskı: İlçe belediye başkanlarının projelerinin akışını kontrol ederek meclisteki tutumlarını etkileme girişimleri de olabilir.
Bu süreç, sadece siyasi bir hamle değil, *yerel demokrasinin işleyişi açısından da bir stres testidir.*
Şu sorular önem kazanır:
- Meclis üyeleri halk adına mı yoksa siyasi çıkar adına mı hareket edecek.!?
- Belediye başkanı, yetkisini meşru sınırlar içinde mi kullanacak.!?
- Parti geçişi yapan bir başkanın temsil yetkisi halk nezdinde nasıl algılanacak.!?
Kulislerde konuşulanlara göre Özlem Çerçioğlu, öncelikle geçmişte yakın ilişki kurduğu CHP’li meclis üyeleriyle birebir görüşmeler yürütüyor. “Parti değil, hizmet için buradayız” gibi söylemlerle, kişisel sadakati öne çıkaran bir dil kullanılıyor. Bu, siyaset literatüründe “kişisel ilişki tabanlı ikna politikasıdır”
Bazı iddialar ise daha ileri: CHP’li belediye meclis üyelerine ya da ilçe belediye başkanlarına, projelere onay verilmemesi durumunda hizmet akışının yavaşlatılacağı ya da yatırımların geciktirileceği yönünde örtük mesajlar veriliyor olabilir. Bu da “pasif baskı yöntemi” olarak bilinir.
Büyükşehir Belediyesi’nin iştirak şirketleri, personel alımları ve ihale süreçleri; yerel siyasette “sessiz ama etkili” kartlardır. Bazı meclis üyelerine, kendi bölgelerinde iş, kaynak ya da destek sözü verilerek taraf değiştirmeleri için ikna çabaları yürütülüyor.
Bu da *“yerel kaynaklı siyasi pazarlık”* anlamındadır.
Siyasi Ahlak Tekliflerle Unutulacak Mı
Tüm bu süreçlerin demokratik sınırlar içinde yürümesi elbette önemlidir. Meclis çoğunluğunu oluşturmak siyasetçinin hakkıdır; ancak bu, etik dışı yöntemlerle yürütüldüğünde halkın güvenini yerle bir eder. Zaten halk, “kim hangi partiye geçti”den çok, “hizmet geliyor mu, hesap veriliyor mu”ya bakar.
Bu denklemde CHP’nin en büyük sınavı ise meclis üyelerini ve ilçe belediye başkanlarını bir arada tutmak. Parti disiplini, yerel örgütlerin direnci ve kamuoyuna dönük güçlü açıklamalar olmadan bu savrulmanın önüne geçmek zor görünüyor.
Bir Parti Değişimi Değil, Yerel Demokrasinin Testidir
Özlem Çerçioğlu’nun AK Parti’ye geçmesi, sadece kişisel bir karar değil; Aydın’ın siyasi dengelerini, belediye-meclis ilişkilerini ve yerel yönetim ahlakını test eden büyük bir değişim. Meclis çoğunluğu yeniden şekillenir mi bilinmez, ama bu süreç Aydın halkının “temsilde sadakat” anlayışını kökten sorgulamasına neden olacaktır.
Her zaman olduğu gibi takdir okuyucularındır