Belediye başkanlığı, bir şehrin kaderine, gelişimine, değişimine yön verme sorumluluğu taşıyan en kutsal görevlerden biridir.  Ancak bu makam, maalesef zaman zaman kişisel servetlerin artırılmasına aracı olduğu gibi hizmet yerine algı ile popülist yaklaşımlara sahne olduğuna şahit olduk. Oysa belediyeler halkın ödediği vergilerinin hizmete dönüştürülmesi adına “altyapı, oto park, yeşil alan”  gibi yatırımlara aracı olması için varlar. Her asfaltın, her parke taşının, her parkın, altyapının, her sosyal projenin finansörü halktır. Bu yüzden en küçük yolsuzluk bile sadece rantı değil, halkın güvenini de çalmak demektir. Son yıllarda artan birçok usulsüz ihaleler, İmar rantları, yüksek bedeller ödenerek verilen ruhsatlar, yandaş şirketlere aktarılan kaynaklar ile hayali personel maaşlarıyla gündemden düşmeyen belediyeler var. Bu durum sadece bir etik ahlak sorunu değil, aynı zamanda bir adalet meselesi olmaya devam ediyor. Çünkü bir belediye başkanının göz yumduğu yolsuzluk, sosyal yaşam alanları içinde yer alan “çocuklar için yapılacak parkların, yaşlı öğrencilerin, desteklenmesi gereken ailelerin sosyal yardımlarını, gençlerin spor salonlarının” yapılması için harcanaması gereken bütçeden çalmak demek. Şehirlerin geleceği, belediye başkanı, belediye meclisi ve yetkilendirilen yöneticilerin dürüstlükleri ile şekillenir.  Bizde ise yetkilendirilenlerin yöneticilerin nasıl zenginleştiklerini konuşarak şekilleniyor. “Denetimsiz bırakılan güç, er ya da geç yozlaşır” Bu nedenle belediye hizmetleri sadece sayıştayın değil medyanın objektif tarafsız gözetimineyle de hayati önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki, makamlar geçici; vicdan ve sorumluluk kalıcıdır.  Seçilmiş belediye başkanı, şehrin imarından önce güvenini inşa etmek zorundadır. Geride bıraktığı izler gelecekte kendisine duyulacak olan saygının, güvenin, toplumsal mirasın temeli olacaktır. Aydın ilçeleriyle birlikte en az hizmeti alıp en çok bilboard reklamlarıyla algının yapıldığı bir Kent olma özelliğini taşıyor. Şehrin alt yapısının her yıl artan nüfus artışına karşın yetersiz kaldığı gibi bazı ilçe ve mahallelerde kanalizasyon ve arıtmanın olmadığı foseptik çukurlarından çekilen vidanjörlerle taşındığı  gerçeğini unutmamak hatta unutturmamak lazım.  Kaldırım ve yolların standartların dışında olmasına rağmen yenilenmediği gibi iş yeri sahiplerince kaldırımların işgal edilip, sokakların, parkların temizliği noktasında başarısız olunduğunu görmezden gelmemek gerekir.  Yeşil alanlar yetersizliğinin yanında mevcut olanlarının bakımsızlığını da hatırlatmak şart. Aydın Büyükşehir statüsünde olmasına rağmen Kentin virane olmuş binalarının yanında fay hattı üzerinde yapılmış evlerin kentsel dönüşüm yoluyla sağlıklı bir kent yaşamının dönüştürülmesinin ihmal edildiğini ifade etmek zorundayız. Her zaman olduğu gibi takdir okuyucularındır…