Sahil ilçelerinde çeşmeler kesildi. Barajlar kuruyor. Yeraltı suları çekiliyor. Aydın’da ise açıklamalar artıyor.
Peki, gerçekten kim ne yapıyor? Kim sadece konuşuyor? Su savaşının galibi belli değil, ama kaybedeni şimdiden ortada: Halk.
Kuraklık artık bir ihtimal değil. Kapımızda bekleyen, içeri girmeye hazırlanan bir kriz.
İzmir’in Çeşme’sinde kesintiler başladı bile.
Çeşme Belediye başkanı İZSU’yu; İZSU, DSİ’yi; DSİ tekrar İZSU’yu suçluyor.
Yani herkes top çeviriyor.
Peki bizde farklı bir tablo mu var? Elbette hayır.
İki güçlü siyasi figür: Özlem Çerçioğlu ve Mustafa Savaş, son günlerde kuraklıkla ilgili açıklamalarda adeta yarışıyor. Her hafta yeni bir mesaj, yeni bir beyanat.
Ama ortada hâlâ net bir çözüm yok.
Varsa da kimse vatandaşa açık açık anlatmıyor.
⸻
ÇERÇİOĞLU CEPHESİ:
Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, geçtiğimiz günlerde bir duyuru yaptı. Yeraltı sularının tehlikede olduğunu, bilinçsiz su kullanımının kuyuları kuruttuğunu açıkladı.
Vatandaşa da şöyle seslendi: “Suyu tasarruflu kullanın. Bireysel önlemlerle fark yaratabiliriz.”
İyi, güzel… Ama ne yapalım mesela?
Su faturaların korkusundan, yıllardır zaten suyu dikkatli kullanıyoruz.
Standart su tüketiminde daha ne yapalım?
Çamaşır makinasının atık suyunu klozetemi dökelim?
Bulaşığı eldemi yıkayalım?
Az mı yıkanalım.
Ya da şöyle yapalım!..
Madem kuraklık geliyor…
Madem bireysel önlem alacağız…
Suyu kısıtlayalım ve karneye bağlayalım.
ASKİ bireysel ihtiyaca göre su versin.
3-4 kişilik bir ailenin yıllık su tüketimi için 100 m3 su verilsin.
100 m3 suyu biz idare ederiz de, bu villasında müstakil yüzme havuzu olanlar ne yapacak?
Villa varsa yazlıkta vardır…
Yazlıkta da müstakil havuz…
Bu karne işi zenginlere göre değil.
Bence siz, değerli yöneticilerimiz tasarruf yapmayın.
Biz sade vatandaş olarak yapalım.
Siz bizi uyarın…
Bize ne yapacağımızı söyleyin yeter.
⸻
GERÇEKLER: SORUN EVLERDE DEĞİL, TARLALARDA
Avrupa Çevre Ajansı’nın verileri ortada:
• Su tüketiminin %58,3’ü tarımda
• Sadece %9,6’sı evsel kullanımda
Yani esas su, evde değil; tarlada, sanayide, vahşi sulamada harcanıyor.
ASKİ bugüne kadar 1.500 sondaj kuyusu açmış.
2024’te ise 124 yeni kuyu daha…
Yeraltı suyu bırakılmıyor.
Oysa çözüm bu değil: Kuyular değil, göletler, yeraltı barajları, yağmur suyu hasadı, arıtma suyu geri kazanımı… Bunlar olmalıydı.
⸻
MUSTAFA SAVAŞ CEPHESİ: PROJE VAR AMA SU YOK
Sarıçay Barajı yüzde 70 seviyelerinde.
Ama tamamlanamıyor.
Neden?
Çünkü para yok.
Peki vekilimiz ne yapıyor?
Akdeniz’den su getirecek dev bir projeden bahsediyor.
Başlığı da güzel:
“Aydın’a can suyu olacak dev proje!”
Ama içeriğine bakıyorsunuz:
• Önce etüt yapılacak
• Sonra yatırım programına alınacak
• Sonra uygulama başlayacak…
“Ölme eşeğim ölme, yaza yonca bitecek. ”
Dürüst olmak gerekirse, AK Parti’nin Aydın’daki altyapı geçmişine bakınca bu proje de o beklenenler listesinin en altına düşüyor.
Gerçek şu ki, Aydın hâlâ Sarıçay Barajı’nı bitirememişken, Dalaman Çayı’ndan su taşıma hayalleri sadece kulağa hoş geliyor.
⸻
KAZANAN YOK, KAYBEDEN BELLİ: HALK
Bu su savaşında kimin kazanacağını bilmiyorum.
Ama bir şeyden eminim:
Kaybeden biz olacağız.
Tarlasını sulayamayan çiftçi, çeşmesinden su akmayan vatandaş, faturasını ödeyemeyen kiracı, duş almaya korkan aileler…
Artık şunu kabul edelim:
Bu işi ne DSİ çözer, ne ASKİ.
Belki de Diyanet çözmeli…
Yağmur duasına çıksınlar. Başka şansımız kalmamış olabilir.
⸻
SON SÖZ
Kuraklık, trafik gibi değil.
Okul, hastane meselesi de değil.
Susuzluğun telafisi yok.
Susuzluk demek açlık, hastalık, enerjisizlik demek.
O yüzden artık siyasi açıklamalar değil, somut çözümler istiyoruz.
Suyu sadece tasarrufla değil, akılla da yönetmek zorundayız.
Yoksa hep birlikte kuruyacağız.