Birkaç ay önce Kaan Bebeği kaybettik… Şimdi Bodrum’un kalbi Eymen için atmalı. Bu kent; yatıyla, villasının değeriyle değil, evladına sahip çıkma gücüyle anılmalı.
Bodrum…
Maviyle yeşilin birbirine kavuştuğu eşsiz bir kent.
Türkiye’nin göz bebeği. Lüksün, ışığın, eğlencenin başkenti…
Ama bütün bu parıltının ortasında, çok daha kıymetli bir şey unutulmak üzere: Bodrum’un çocukları.
Henüz birkaç ay önce, aynı hastalığın pençesindeki Kaan Bebeği kaybettik.
Tüm çabalarımıza, duyarlılığımıza rağmen…
Bu kayıp, hepimizin yüreğinde sızlayan bir yara olarak kaldı.
Şimdi bu kentin kalbinde bir başka çocuk için yeniden zamanla yarışıyoruz: Eymen Özdoğan için.
Eymen, 9 yaşında ve DMD (Duchenne Musküler Distrofi) hastası.
Yani kaslarını bir bir kaybediyor.
Oyun oynayacağı yaşta yürümekte zorlanıyor.
Ama gözlerindeki ışık, Bodrum’un güneşinden farksız.
Ailesi umut dolu.
Dubai’de uygulanan yeni bir gen tedavisiyle Eymen’in kas kaybı durdurulabilir.
Valilik onaylı kampanya başlattılar: “Eymen’in Elinden Tutar Mısınız?”
Yaklaşık 3 milyon dolara ihtiyaç var.
Ve kampanya henüz %6 seviyesinde.
Peki soralım:
Bodrum gibi bir kentte bu rakam neden toplanamıyor?
Her gün milyonlarca liranın döndüğü, bir akşam yemeğine binler ödendiği bu kentte,
Bir çocuğun hayatı hâlâ neden bekliyor?
Eymen sadece bir çocuk değil.
Bodrum’un evladıdır.
Tıpkı Kaan Bebek gibi.
Onları yaşatmak sadece ailenin değil, bu kentin, bu halkın, bu vicdanın sorumluluğudur.
Bir kent, kendi çocuğuna el uzatamıyorsa…
Ne kalır geriye?
Lüks mü? Gösteriş mi?
Hayır.
Bir kent; çocuklarına, hastalarına, yaşlılarına, yoksullarına sahip çıktığı kadar büyüktür.
Bugün Bodrum, kendini yeniden tanımlayabilir.
Eymen’in elinden tutarak.
Yalnızca bağışla değil; ses olarak, destek olarak, dayanışmayla.
Bir paylaşım, bir söyleşi, bir etkinlik… Her şey bir tuğladır bu umut duvarında.
Ve belki bir gün, Eymen koşarak gelir sahile.
İşte o zaman, Bodrum bir çocuğunu daha hayata katmış olur.
Çünkü bu kent, kendi yavrusuna sahip çıkarsa gerçek anlamını bulur.