Volkan İlgüz
Köşe Yazarı
Volkan İlgüz
 

SIĞINMACI MESELESİNDEN ULUSAL GÜVENLİK SINAVINA

Türkiye son on yılda yalnızca bir göç dalgasıyla değil, tarihin belki de en karmaşık güvenlik sınavlarından biriyle karşı karşıya kaldı. Bu mesele artık ne insani yardım başlığıyla sınırlı tutulabilir ne de günlük siyasi tartışmaların dar kalıplarına hapsedilebilir. Konu, doğrudan devletin bekası, toplumsal düzenin sürekliliği ve ülkenin gelecekteki istikrar kapasitesiyle ilgilidir.   Suriye iç savaşıyla başlayan ve ardından Irak, Afganistan, Yemen gibi coğrafyalardan gelen kitlesel hareketlerle derinleşen göç dalgası, Türkiye’yi tarihsel bir eşikte bırakmıştır. Başlangıçta insani reflekslerle açılan kapılar, zaman içinde dünyanın en büyük düzensiz nüfus hareketlerinden birine dönüşmüş; bu süreç, planlama ve denetim mekanizmalarının sınırlarını zorlamıştır.   Sorun göç değildir. Sorun, kontrolsüz, kayıtsız ve bütüncül güvenlik mimarisiyle entegre edilmemiş bir göç yönetimidir.   Bugün Türkiye’de milyonlarca yabancı uyruklu insan yaşamaktadır. Bunların önemli bir bölümü kayıt altındadır; ancak önemli bir kısmı da gri alanlarda, yani devletin tam olarak göremediği, izleyemediği alanlarda yaşamaktadır. Modern güvenlik anlayışında bu durum, potansiyel bir kırılganlık olarak tanımlanır. Çünkü güvenlik, yalnızca sınırda başlatılan bir süreç değil; ülke içinde sürdürülen bir bütünlüktür.   Son dönemde gerçekleşen ve kamuoyuna yansıyan bazı operasyonlar, meselenin teorik değil, fiilî bir risk alanına dönüştüğünü göstermektedir. Bu olaylar, tekil vakalar olarak değil; güvenlik zincirinde oluşabilecek gediklerin işaret fişekleri olarak okunmalıdır.   Asıl üzerinde durulması gereken nokta şudur: Eğer büyük şehirlerde eş zamanlı toplumsal gerilimler, provokasyonlar veya organize şiddet girişimleri yaşanırsa, bu durum sadece asayiş meselesi olarak kalmaz. Ekonomiden turizme, kamu düzeninden dış politikaya kadar geniş bir alanda telafisi zor sonuçlar doğurur. Bu, klasik terörle mücadele başlıklarının ötesinde, çok katmanlı bir iç güvenlik sınavıdır.   Burada altı çizilmesi gereken en kritik husus şudur: Bu mesele ne ırkçılıkla ne düşmanlıkla ne de öfkeyle çözülebilir. Aksine, duygusal refleksler bu tür krizleri daha da derinleştirir. İhtiyaç duyulan şey; veriye dayalı, şeffaf, kararlı ve hukuk içinde yürütülen bir devlet aklıdır.   Türkiye’nin yapması gereken; – Göç yönetimini baştan sona yeniden ele almak, – Kayıt, denetim ve entegrasyon mekanizmalarını güçlendirmek, – Güvenlik birimleri arasında tam koordinasyonu sağlamak, – Toplumsal huzuru zedeleyecek her türlü provokasyona karşı erken uyarı sistemleri kurmaktır.   Aksi halde yaşanacak bir iç sarsıntı, sadece bugünün değil, gelecek kuşakların da bedel ödeyeceği bir kırılma yaratır.   Bu bir korku senaryosu değil; Bu, devlet aklıyla yapılan bir uyarıdır.   Ve unutulmamalıdır ki: Bir ülke dışarıdan değil, iç düzeni zayıfladığında çöker  
Ekleme Tarihi: 31 Aralık 2025 -Çarşamba
Volkan İlgüz

SIĞINMACI MESELESİNDEN ULUSAL GÜVENLİK SINAVINA

Türkiye son on yılda yalnızca bir göç dalgasıyla değil, tarihin belki de en karmaşık güvenlik sınavlarından biriyle karşı karşıya kaldı. Bu mesele artık ne insani yardım başlığıyla sınırlı tutulabilir ne de günlük siyasi tartışmaların dar kalıplarına hapsedilebilir. Konu, doğrudan devletin bekası, toplumsal düzenin sürekliliği ve ülkenin gelecekteki istikrar kapasitesiyle ilgilidir.

 

Suriye iç savaşıyla başlayan ve ardından Irak, Afganistan, Yemen gibi coğrafyalardan gelen kitlesel hareketlerle derinleşen göç dalgası, Türkiye’yi tarihsel bir eşikte bırakmıştır. Başlangıçta insani reflekslerle açılan kapılar, zaman içinde dünyanın en büyük düzensiz nüfus hareketlerinden birine dönüşmüş; bu süreç, planlama ve denetim mekanizmalarının sınırlarını zorlamıştır.

 

Sorun göç değildir.

Sorun, kontrolsüz, kayıtsız ve bütüncül güvenlik mimarisiyle entegre edilmemiş bir göç yönetimidir.

 

Bugün Türkiye’de milyonlarca yabancı uyruklu insan yaşamaktadır. Bunların önemli bir bölümü kayıt altındadır; ancak önemli bir kısmı da gri alanlarda, yani devletin tam olarak göremediği, izleyemediği alanlarda yaşamaktadır. Modern güvenlik anlayışında bu durum, potansiyel bir kırılganlık olarak tanımlanır. Çünkü güvenlik, yalnızca sınırda başlatılan bir süreç değil; ülke içinde sürdürülen bir bütünlüktür.

 

Son dönemde gerçekleşen ve kamuoyuna yansıyan bazı operasyonlar, meselenin teorik değil, fiilî bir risk alanına dönüştüğünü göstermektedir. Bu olaylar, tekil vakalar olarak değil; güvenlik zincirinde oluşabilecek gediklerin işaret fişekleri olarak okunmalıdır.

 

Asıl üzerinde durulması gereken nokta şudur:

Eğer büyük şehirlerde eş zamanlı toplumsal gerilimler, provokasyonlar veya organize şiddet girişimleri yaşanırsa, bu durum sadece asayiş meselesi olarak kalmaz. Ekonomiden turizme, kamu düzeninden dış politikaya kadar geniş bir alanda telafisi zor sonuçlar doğurur. Bu, klasik terörle mücadele başlıklarının ötesinde, çok katmanlı bir iç güvenlik sınavıdır.

 

Burada altı çizilmesi gereken en kritik husus şudur:

Bu mesele ne ırkçılıkla ne düşmanlıkla ne de öfkeyle çözülebilir. Aksine, duygusal refleksler bu tür krizleri daha da derinleştirir. İhtiyaç duyulan şey; veriye dayalı, şeffaf, kararlı ve hukuk içinde yürütülen bir devlet aklıdır.

 

Türkiye’nin yapması gereken;

– Göç yönetimini baştan sona yeniden ele almak,

– Kayıt, denetim ve entegrasyon mekanizmalarını güçlendirmek,

– Güvenlik birimleri arasında tam koordinasyonu sağlamak,

– Toplumsal huzuru zedeleyecek her türlü provokasyona karşı erken uyarı sistemleri kurmaktır.

 

Aksi halde yaşanacak bir iç sarsıntı, sadece bugünün değil, gelecek kuşakların da bedel ödeyeceği bir kırılma yaratır.

 

Bu bir korku senaryosu değil;

Bu, devlet aklıyla yapılan bir uyarıdır.

 

Ve unutulmamalıdır ki:

Bir ülke dışarıdan değil, iç düzeni zayıfladığında çöker

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 1923tv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.