“Anadolu’nun Kayıp Yolu: Afrodisias’tan Bodrum’a Bir Medeniyet Rüyası, Kültür ve Turizm İçin Stratejik Bir Rotaya Dönüşebilir mi?”
Türkiye’nin batısında, Büyük Menderes Nehri’nin bereketli kıvrımları arasında gizlenmiş antik bir hat var: Afrodisias’tan başlayan, Tralleis’ten geçip Alinda, Magnesia, Harpasa ve Beçin üzerinden Bodrum’a ulaşan bir kültür omurgası. Bu güzergâh, yalnızca taş kalıntılardan ibaret bir arkeolojik yol değil, aynı zamanda kadim bir medeniyetin damarlarından biridir. Antik Karya’nın bu kayıp yolu, aslında Anadolu’nun Akdeniz’e uzanan kültürel çıkış kapısıdır.
Ne yazık ki bu güzergâh, henüz ne akademik literatürde ne de turizm stratejilerinde hak ettiği yeri alabilmiştir. Oysa burada bir hayal değil, çok somut bir gelecek vardır: Bu rota, uluslararası ölçekte tanıtılır, kültürel turizm odaklı yeniden planlanır ve bir “Menderes Havzası Kültür Koridoru” olarak markalaştırılırsa, yalnızca tarih gün yüzüne çıkmaz; bölgenin ekonomik, kültürel ve diplomatik potansiyeli de katlanır.
Bugün Yunanistan’daki Antik Yunan rotaları, İtalya’daki Via Appia güzergâhı veya Fransa’daki Roma kalıntıları yılda milyonlarca turist çekerken, Karya’nın görkemli kalıntıları hâlâ kıyıda köşede unutulmuş durumdadır. Afrodisias gibi UNESCO tescilli bir kent bile yılda 100 bin ziyaretçiyi zor bulurken, benzer ölçekli İtalyan kentleri milyonlarla ölçülmektedir. Aradaki fark yalnızca tanıtım ve vizyondur.
Oysa bizde sadece antik şehir kalıntıları değil, özgün bir anlatı bütünlüğü vardır. Afrodisias’ın heykel okulu, Tralleis’in Roma mimarisi, Alinda’nın kadın liderliğiyle kurulan surları, Magnesia’nın Apollon kültü, Beçin’in Menteşe Beyliği mirası ve Bodrum’un Halikarnassos hafızası… Tüm bu katmanlar bir araya getirildiğinde, yalnızca bir turizm rotası değil, medeniyetin çağdaş bir haritası oluşur.
Bu harita sadece turistler için değil, akademisyenler, tarih meraklıları, gençler ve dünya kültür diplomasisi için de önemli bir çağrıdır. Çünkü bu topraklar yalnızca geçmişi anlatmaz, geleceğe dair büyük bir mesaj da verir: Medeniyet yalnızca batıda değildir. Medeniyet, burada doğdu, gelişti ve Bodrum’un limanından dünyaya açıldı.
Bugün bu rotayı tanıtmak, festivallerle, arkeoloji buluşmalarıyla, akademik forumlarla, sanatsal performanslarla desteklemek bizim elimizde. Yerel yönetimler, turizm ajansları, bakanlıklar ve üniversiteler bu projeye bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşırsa, Anadolu’nun bu kayıp yolu, dünyanın yeni kültür haritasında parlayan bir çizgiye dönüşebilir.
Ve o zaman belki de yalnızca geçmişin izini sürmekle kalmayız, aynı zamanda geleceğe dair sağlam bir yol açmış oluruz: Bir medeniyet rüyası, Anadolu’nun yüzyıllardır bekleyen büyük yürüyüşüne dönüşür.