Esnaf ve sanatkârların sorunlarının çözümü, gelişimi ve değişimi için öncülük etmesi amacıyla kurulmuş odalar; kesinlikle bir kişinin veya bir firmanın bürosu değildir.
Aday olunca her türlü yalanı dolanı yapanlar, hataen veya kazara seçildikten sonra odanın masasını, dolabını değiştirip "Odanın itibarı arttı." diyemez! Masayla, dolapla itibar artmaz!
Üyeler otobüsle giderken senin uçakla geziye gitmen; bir firmanın bürosu ve elemanı gibi çalışman, bir başkanlık görevi asla değildir.
Seçim öncesi listeye yazdığın arkadaşlarının yönetici ve denetçi olamayacağını bilmemek bir hata değilse, insan kullanmaktır.
Seçim öncesi verilen sözlerin hiçbiri yerine gelmemiş ve sanayideki marangoz/mobilyacılar kurumlar tarafından dışlanmışsa ve sen buna sessiz kalmışsan; hemen özür dileyip görevden istifa etmek gerekirdi.
Hele hele bir toptancının elemanı gibi görünmek; asla ve asla tarafsız ve hak savunucu bir tavır değildir, kabul edilemez.
Seçime az bir zaman kaldı. Bakalım, sanayideki sanatkârlar bu duruma ne diyecek?
Son yıllarda her gün itibar kaybeden odalar, yönetimleri ve başkanları; bu hassasiyetin bilincinde olmak zorundadır.
Hata veya kazayla göreve gelenlerin tekrar bu göreve seçilebilmesi için bu performans yeterli değildir. Sanırım esnaf ve sanatkâr dostlarım bunun muhasebesini yapıyordur.
Kanaatim odur ki aktif bir yeni yapılanmayı marangozlar ve mobilyacılar gerçekleştirecektir.
Aksi hâlde oda ve yönetimlere olan güven tamamen bitmiş olur. Bu da "Ne olursa olsun, bana ne!" demek anlamına gelir ki; o zaman zaten kimin başkan ya da yönetici olmasının bir önemi de kalmaz.
Odalar, kanunla görevleri belirlenmiş; ama aynı zamanda sivil toplum örgütüdür.
Kanunda, bir bireyin veya firmanın elemanı olmak şeklinde bir tanım asla yoktur.