Tarihe Damga Vuracak Bir Çalışmanın Eşiğindeyim
3500 yıllık kadim bir dilin, bilinmeyen bir alfabenin çözümüne adım adım yaklaşıyorum. Bu sadece bilimsel bir uğraş değil; insanlığın unuttuğu bir sesi yeniden duyurma çabası.
Volkan İlgüz
Bazı sorular vardır ki, sadece cevapları değil, onları sormak bile insanın yönünü değiştirir. Linear A, benim için böyle bir soruydu. Bir gün, tam da hayatın başka bir kapısında dururken rastladım bu sembollerin izine. O kapıyı çalmamla birlikte yalnızca geçmişin değil, kendi zihinsel evrenimin de derinliklerine açıldım.
Uzun süredir bu bilinmeyen alfabe sistemini çözmek üzere çok katmanlı bir modelleme çalışması yürütüyorum. Girit merkezli Minos uygarlığından günümüze kalan ve hâlâ tam anlamıyla çözülememiş bu proto-dil sistemi üzerine, şimdiye dek kaydedilmiş 1243 yazıtı; fonetik, yapısal, coğrafi ve mitolojik düzlemde tek tek analiz ettim. Her sembol, sadece şekliyle değil, ait olduğu bağlamla, kazı yeriyle, malzemesiyle ve yanındaki simgelerle birlikte değerlendirildi.
Bu süreçte Linear B ile karşılaştırmalı eşleştirmeler, semantik iz sürmeler ve yazıtlar arası simgesel çapraz okumalar kullandım. Her sembol, bir fonetik değerle eşleştirildi; bu eşleşmeler bağlamsal analizle test edildi. Bugün geldiğimiz noktada, elimde %80 oranında fonetik karşılığı modellenmiş, bağlamsal tutarlılığı sağlam bir çözüm haritası var. Ve evet, bu medeniyetin dili çözülmeye çok yakın.
Ama mesele yalnızca alfabe çözmek değil. Bu, binlerce yıl önce şekillenen bir zihin evrenine girmek, bir medeniyetin düşünce yapısını yeniden kurmak anlamına geliyor. Linear A, yalnızca bir yazı değil; bir bilinç haritası. Her sembol, kaybolmuş bir niyeti, bir inancı, bir alışverişi ya da bir duası taşıyor olabilir. Bu nedenle çalışmam, dilbilimsel olduğu kadar tarihsel ve kültürel bir inşa sürecidir.
Bu yolculuk bazen bilimsel sabır, bazen sezgisel derinlik, bazen de hayata dair başka izlerin birleşimiyle ilerledi. Hayatta her yolculuk bir başka izden başlar. Kimi zaman bir sorudan, kimi zaman bir sessizlikten… Benim yolculuğum, insanlığın unuttuğu seslere kulak vermekle başladı.
Bugün artık elimizde bir çözüm modeli var. Bu semboller konuşmaya başladı. Önümüzdeki aşamada bu sistemin tamamı çözüldüğünde, yalnızca bir alfabe değil, bir uygarlığın kendisi gün ışığına çıkmış olacak.
Ve belki o zaman, binlerce yıl öncesinden gelen o ilk kelime bize şunu söyleyecek:
“Beni unutmamışsınız.”