Dün saat 12:00 gibi oturdum,
Yazının başına…
Saat 18:30’a geldi,
Hala kalem oynatamadım…
Olur bazen,
Ruh halim izin vermez üretmeye…
Bazen yel değirmenlerine,
Savaş açan Don Kişot gibi,
Hissediyorum kendimi…
Son 4 aydır,
En çok duyduğum cümle;
“Çok iyi gidiyorsun”,
“Takipteyiz, sesimize ses oluyorsun”…
En çok duyduğum,
İkinci cümle ise;
“Malum beğenemiyoruz,
Yorum yapamıyoruz,
Ama yanındayız”…
Bazılarını anlayabiliyorum,
İş yapıyorlar belediyeyle,
Kiminin eşi,
Kiminin çocuğu çalışıyor.
Sizi anlıyorum deyip,
Konuyu kapatıyorum.
Çalışanların tamamına yakını,
Yanındayız diyor.
Ama haklı olarak,
Bir tepki gösteremiyor…
Anlayamadığım tipler şunlar;
Bu eleştirdiğimiz belediyelerle,
Su parası yatırmaktan başka işi olmayan,
Genellikle ekonomik özgürlüğü olan;
Deve dişi gibi adamlar…
Korkuyorlar,
Evet… Korkuyorlar…
O kadar çok ki,
Bu yüreksiz adamlardan;
Renk vermeyen,
Her gördüğüne,
Mavi boncuk veren,
Hem ayranım dökülmesin…
Hem de dübürüm ……
Yazık böyle gelmişler,
Böyle gidiyorlar…
Kim kuvvetliyse,
Yanında pozisyon almak…
Peki var mı bir menfaati,
Yok vallahi yok…
Ama öyle işte;
Suyundan mı soyundan mı bilmem ama,
Yürekli adam bulmak,
Zor bu coğrafyada…
Yani sevgili dostlar;
Bu süreçte zaman zaman,
Büyük hayal kırıklıkları yaşıyorum…
En sevdiklerim,
En değer verdiklerim,
Yazılarım ve videolarımdan dolayı;
Sırf ikballeri uğruna,
Yan yana gelmekten,
Selam vermekten korkuyorlar…
Hatta ciğeri beş para etmez,
Bazı çalışanlar;
Hiç üzerine vazife olmadığı halde,
Bana sosyal medyasından yazarak,
Asalet alma peşine düşebiliyor…
Ulan lavuk;
2 satırlık işin var…
Ama yazarsam;
Senin gibi sahtekara,
Kimliksiz adama asalet verirler…
Sadece bunun için;
Salıyorum tasmanı,
İstediğin kadar havlayabilirsin yani…
Bir de canlıyı seven,
Ortalama zekanın altında,
Cevap vericiler var…
Mesela Sosyalist Enternasyonal toplantısında
Özgür Özel’le Başkan yan yana geliyorlar.
Genel Başkan, elini Başkan’ın omzuna atıyor…
Jetonla çalışanlar,
Gılgamış Destanı gibi destan düzüyor…
Bırak 5. kez aday olmayı…
O poz; 6–7’ye gider gibi geliyor…
Ulan kıblesi para olanlar;
Biz “seçilemez” demiyoruz ki,
Hiç demedik ki…
Tüzük gereği aday olamaz dedik,
Hala diyoruz.
Ulusalda iyidir Başkan’ın imajı.
Sebebi de 13–14 yıldır;
Hiçbir canlı yayına katılmamasıdır,
Katılamaz da zaten…
Katılsaydı şayet,
İki kelime bir araya gelecekte
Ooo, Ölme eşeğim ölme…
Yani; Takke düşüp kel görünürdü.
Yani… Yani…
Algı uzmanımız,
Başkanımız dışarda efsane,
İçerde kestane.
Sakın kızmayın.
Düşününüz,
Söylediklerim doğru mu diye…
Ondan sonra,
Yanlış bulursanız yine,
“Vefa”, “cefa”, “battı çıktı” dersiniz.
Ama önce bir düşünün…
Bir videomda; Nevzat Biçer parkını,
Bütün görselleriyle anlatıyorum.
Jetonla çalışanlar bana cevap veriyor;
“Hiç de bir kerrem
Parklar saat başı temizleniyor”…
Bana veriyor bu cevabı,
15 yıldır Aydın’ın temizliğiyle ilgilenen adama veriyor,
Bak hele bak…
Bir yazımda “Başkanın,
İbo’yla ilgili yaşadıklarının yakın şahidiyim,
Çok acı çekti o dönem” diyorum…
Cevap =
“Bir anneye otizmli çocuğu üzerinden
Nasıl vurursunuz”…
Şimdi demek lazım ki;
Kardeşim siz benim yazılarımı,
Videolarımı, nerenizle okuyorsunuz,
Nerenizle seyrediyorsunuz da,
Böyle salak cevaplar veriyorsunuz…
Ama bak öyle korkak,
Öyle iki yüzlüsünüz ki….
Ergun Poyraz savcıdan giriyor,
Pavyondan çıkıyor…
FETÖ’den giriyor,
Hırsızlıktan çıkıyor…
Ona cevap veremiyorsunuz…
Neden… Çünkü ağzı pis,
Rencide ediyor adamı…
Ama biz efendice eleştirdikçe;
Siz cevap vereceğiz diye,
Zırvalıyorsunuz…
Ama bilmelisiniz ki;
Ben sokakta yaşıyorum,
İyi bilirim sokak raconunu…
Ama o racona şimdiye kadar,
Hiç ihtiyacım olmadı…
Sabrımı da zorlasanız,
Hiç niyetim yok o seviyeye düşmeye…
Eleştirebilirsiniz,
Yazdıklarımı beğenmeyebilirsiniz,
Ama siz cevap vermiyorsunuz;
Şahsıma hakaret ediyorsunuz…
Mesela bana laf yetiştirene kadar;
Ertuğrul Yamen’in,
Evrakta sahtecilik dosyasına bakıp,
Hiç iki kelam savundunuz mu…
Savunamazsınız, net savunamazsınız…
Mesela işçiyi sömürüyor Özlem Başkan,
Türkiye’deki en az maaş artışını yapan başkan dediğimde;
Diyebiliyor musun; “Hadi lan oradan,
Abartma, Başkan bi kerrem,
Çalışanını enflasyona ezdirmez,
Yalan söylüyorsun,
En düşük onun yaptığı artış değildir” diye,
Diyemezsin, net diyemezsin…
Ama onursuzca, gurursuzca,
Para için evet sadece para için;
Ak dediğinize şimdi kara diyorsunuz…
Sonra da şu Aydın sokaklarında,
Onur gurur abidesi gibi dolaşıyorsunuz…
Yürüyün gidin lan,
Sıkmayın canımı… Sıkmayın.
Efeler ile devam edelim,
Bugün 26 Mayıs Pazartesi…
Hatırladığım kadarıyla yazıyorum,
Son 20 yıldır;
Efelerde Haşere mücadelesinin,
Bu kadar geç başladığı,
Bir yıl olmadı, biliyor musunuz…
Arkasına teneke bağlayıp gönderdiğiniz;
Atay kardeşler,
Son beş yılda en geç,
Mart sonunda başlamıştı ilaçlamaya…
Gerçi iddialara göre;
Orada da bir ton kirli iş dönüyordu ama,
26 Mayıs olmuş;
Ortalık sinekten geçilmiyor,
Daha ihaleyi beceremediniz….
Biz çapsızsınız dedik mi;
Hemen karakola koşuyorsunuz ama…
Doğru mu…
Becerisizlikle, iş bilmezlikle;
Aydın’ın, Efeler’in,
Başına bela oldunuz beyler bela…
Acizlikte,
Destan yazıyorsunuz…
Sinekle mücadelede de;
Maalesef sinek oldunuz sinek…
Biraz da Ozan Çavuşoğlu’ndan bahsedelim;
Ne çok seveni varmış,
İhbar yağdı vallahi;
Programda yanlış bilgi verdin,
Dediler bana…
Konu imar kanununa muhalefet değil,
Tarım toprak kanununa muhalefet dediler…
Zeytincilik kanununa muhalefet dediler…
İkisi arasındaki fark şu;
İmar kanununda para cezasıyla,
Yıkımla kurtulabiliyorsun…
Ama toprak koruma kanunu;
Direkt hapis… Kodes.
Google Earth’ten baktım;
Arazi zeytinlik vasfında,
Ve havuzlu bir villa görünüyor,
9.900 metrekare yer…
Allah daha çok versin,
Vatandaş CİMER için sıraya girmiş…
Ozi, benden söylemesi;
Çok sevenin var çok…
Takipteyiz…
Veri aktıkça;
Zaman zaman bahsedeceğiz…